ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI VE ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ
ANLAŞMALI BOŞANMA
Medeni Kanuna göre eşler iki şekilde aralarındaki evlilik ilişkisine son verebilirler:
- Çekişmeli Boşanma
- Anlaşmalı Boşanma
Bu yazımızda anlaşmalı boşanma anlatılmaktadır.
1)Anlaşmalı Boşanma Nedir?
Anlaşmalı boşanma, eşlerin özgür iradeleriyle kendi aralarındaki evlilik ilişkisine son vermeleridir. Anlaşmalı boşanmayla eşlere basit ve önceden belirledikleri koşullarda, çabuk bir şekilde evlilik birliğini sona erdirmek olanağı tanınmaktadır.
2)Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Nelerdir?
- Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması,
- Eşlerin mahkemeye birlikte başvurması veya bir eşin diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmesi,
- Hakimin eşleri dinlemesi,
- Eşlerin anlaşması gerekmektedir.
3)Eşlerin Mahkemeye Birlikte Başvurması veya Bir Eşin Diğerinin Açtığı Boşanma Davasını Kabul Etmesi Ne Anlama Gelmektedir?
Eşlerin ortak bir dilekçe ile başvurmaları sonucu anlaşmalı boşanma gerçekleşebileceği gibi eşlerden birinin açmış olduğu dava diğer eş tarafından kabul edilerek de anlaşmalı boşanma gerçekleşebilmektedir.
4)Çekişmeli Devam Eden Bir Boşanma Davası Anlaşmalı Boşanma Davasına Çevrilebilir Mi?
Çekişmeli boşanma davası esnasında eşlerden diğerinin herhangi bir aşamada kabul etmesiyle birlikte dava anlaşmalı boşanmaya dönüşecektir. Tarafların boşanma iradelerini açıklayan protokolü mahkemeye sunmaları ya da duruşma esnasında anlaşma şartlarını duruşma zaptına geçirmeleri ile de anlaşmalı boşanma gerçekleşebilmektedir.
5)Hakim Eşleri Neden Dinlemektedir?
Burada hakim evlenmenin taraflar için çekilmez kılan nedeni araştırmakla görevli değildir. Burada eşlerden birinin (veya üçüncü kişinin) diğer eşi baskı altında tutup tutmadığı veya caiz olmayan bir şekilde onun iradesini etki altına alıp almadığı saptanmak istenmektedir. Hakim eşin iradesinin bozulduğunu tespit ederse boşanma talebini reddedecektir.
Belirtmek gerekir ki eşlerin bizzat dinlenmesi gerekmektedir. Eşlerin avukatları aracılığıyla dinlenmesi mümkün değildir.
6)Anlaşmanın İçeriğinde Neler Bulunması Gerekmektedir?
Taraflarca hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolünün içerisinde mutlaka Tarafların boşanma kararı verdiklerine dair iradeleri bulunmalıdır.
Anlaşmalı boşanma protokolünde olması zorunlu unsurlardan birisi eşlerin ortak çocuklarıyla ilgili boşanmadan sonra çocuğun velayetinin hangi tarafta kalacağı, velayet kendisine kalmayan eş ile çocuk arasında ne şekilde kişisel ilişki kurulacağı ve çocuk için ödenecek iştirak nafakası hakkında bilgilerin bulunması gerekmektedir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde olması zorunlu bir diğer konu ise mali konulardır. Eşler arasındaki düzenlenecek mali konulara, ilk olarak eşlerin birbirlerinden talep edebileceklerini belirttikleri maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri girmektedir.[1] Nafaka ve tazminat konusunda eşlerin birbirlerinden bir beklentisi olmasa bile bu hususun protokolde belirtilmesi gerekmektedir. Mali konulardan olan taraflar sahip oldukları ortak malların ve kişisel eşyaların paylaşımıyla ilgili hususların da boşanma protokolünde belirtilmesi gerekmektedir.
Anlaşmalı boşanmaya ilişkin TMK m. 166/f. 3 hükmünde boşanmanın mali sonuçları ile çocukların velayeti hususunda anlaşma yapılması gerektiği belirtilse de, Kanun Koyucunun anlaşmada bulunması gerekli hususlar bakımından asgari bir düzenleme getirmiş olduğu kabul edilmelidir. Buna göre, taraflar sözleşmenin içeriğini kanunda belirtilmiş sınırlar çerçevesinde serbestçe düzenleyebileceklerdir. Bu şekilde kanunun izin verdiği başka hususlarda da düzenleme yapılması mümkün olmaktadır.[2]
7)Hakim Eşler Tarafından Hazırlanan Boşanma Protokolünü Değiştirebilir Mi?
Tarafların, hakime sunmuş oldukları protokol şartlarındaki tazminat, İştirak ve yoksulluk nafakası, çocukların velayeti, çocuklar ile kişisel münasebet gibi hususların hakim tarafından uygun bulunması gerekmektedir. Hakim tarafından protokolde yer alan şartları uygun bulunmaz ise hakim protokol şartlarında değişikliğe gidebilir. Belirtmek gerekir ki hakimin yapmış olduğu bu değişiklikler taraflarca kabul edilmesi durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşebilmektedir. Aksi durumda dava çekişmeli boşanma davası haline gelmektedir.
8)Görevli Mahkeme Neresidir?
Anlaşmalı boşanma davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemesinin bulunmadığı il veya ilçelerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Mahkemesi sıfatı ile görev yapmaktadır.
9)Yetkili Mahkeme Neresidir?
Çekişmeli boşanma davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi ile eşlerin son 6 ayda birlikte yaşadıkları yer mahkemesi olmakla birlikte anlaşmalı boşanma davalarında böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Taraflar, mutabık kaldıkları herhangi bir yer mahkemesinde bu davayı açabilmektedirler.
10)Anlaşmalı Boşanma Protokol Örneği
Ekte, anlaşmalı boşanma protokolü örneğini bulabilirsiniz.
Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Kılıç Hukuk Bürosu
[1] Özdemir, Nevzat, Türk-İsviçre Hukukunda Anlaşmalı Boşanma, İstanbul 2003, s. 159.
[2] Seçer, Öz, Anlaşmalı Boşanmada Eşlerin Yaptıkları Anlaşma, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:7 Sayı:2 Yıl 2016.
- Published in AİLE HUKUKU
İCRA TAKİBİNE YANLIŞ FAİZ GİRİLMESİ
İCRA TAKİBİNE YANLIŞ FAİZ GİRİLMESİ
İcra takibi hazırlanırken sehven faiz yanlış uygulanabilmektedir. İcra takibi başlatıldıktan sonra kural olarak faiz değiştirilemez. Ancak bazı şartların varlığı halinde faiz değişikliği mümkündür.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/13185 E. , 2015/18326 S. Kararında :”Faiz alacağına mahkeme ilamında hükmedildiğinden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 131. (818 sayılı BK.nun 113/2) maddesi uyarınca (halin icabından anlaşılan durum gereği), bu alacaktan açıkça feragat edilmediği sürece hukuki varlığını koruyacağından alacaklı, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile ilamdan doğan alacağını zamanaşımı süresinin sonuna kadar isteyebilir.” diyerek ilamda belirtilen faizin zamanaşımı süresi içerisinde değiştirilebileceğini belirtmiştir.1
Buradan iki şart ortaya çıkmaktadır. Bunlar:
- İcra takibi, ilam doğan bir alacak olmalı.
- İlam zamanaşımına (10 Yıl) uğramamış olmamalı.
Yukarıdaki iki şartın varlığı halinde icra müdürlüğüne talepte bulunulmalıdır. İcra müdürlüğünün talebi reddetmesi halinde icra tetkik merciine şikayet yolu denenmelidir.
Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Kılıç Hukuk Bürosu
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E: 2015/13185
K: 2015/18326
T: 09/12/2013
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Alacaklı vekili, Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kamulaştırmasız el atmaya ilişkin 07.09.2011 tarih ve 2010/110 Esas, 2010/454 Karar sayılı ilamına dayalı olarak, İstanbul 33.İcra Müdürlüğü’nün 2011/10782 Esas sayılı dosyası ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ilamdan kaynaklanan alacaklarının faizleri ile birlikte tahsili için 22/12/2011 tarihinde başlattığı takip devam ederken, dayanak ilamın 29/11/2012 tarihinde kesinleşmesi üzerine aynı takip dosyasına sunduğu bila tarihli dilekçesi ile dayanak ilamın kesinleşme tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranlarının uygulanmasını ve dosya kapak hesabı yapılarak borçluya ödeme muhtırası gönderilmesini istemiş; İcra Müdürlüğü’nün 09/04/2013 tarihli kararı ile takip talebinde yasal faiz istenmiş olduğundan talebin reddine karar verilmesi üzerine alacaklı vekili İcra Mahkemesi’ne başvurarak işlemin iptalini talep etmiş; Mahkeme’ce İcra Müdürlüğü’nün takip talebi ile bağlı kalacağı ve kesinleşme sonrası kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanmasından doğan eksik faiz kısmı için yeni bir takip yapılabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Faiz alacağına mahkeme ilamında hükmedildiğinden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 131. (818 sayılı BK.nun 113/2) maddesi uyarınca (halin icabından anlaşılan durum gereği), bu alacaktan açıkça feragat edilmediği sürece hukuki varlığını koruyacağından alacaklı, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile ilamdan doğan alacağını zamanaşımı süresinin sonuna kadar isteyebilir.
İcra takibine konu kamulaştırmasız el atmaya ilişkin ilam takip tarihinden önce kesinleşmiş ise alacaklı başlattığı takipte eksik istediği ve istemi sınırlandırıldığından, o dosyada talep edemeyeceği bakiye faiz alacağını yeni bir icra takibi ile istemesi gerekir.
İcra takibine konu kamulaştırmasız el atmaya ilişkin ilam takip tarihinden sonra kesinleşmiş ise ancak bu tarihten sonra Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 46/son maddesi hükmüne göre faiz istenebileceğinden bakiye faiz alacağı aynı dosya üzerinden istenebilir.
Somut olayda; İcra takibine konu kamulaştırmasız el atmaya ilişkin ilam takip tarihinden sonra kesinleştiğine ve alacaklı başlattığı takipte fazlaya dair haklarını saklı tuttuğuna göre alacaklı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 46/son maddesi hükmüne göre bakiye faiz alacağını aynı dosya üzerinden isteyebilir. Bu durumda, Mahkeme’ce şikayetin kabulüne ve şikayete konu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
- Published in AİLE HUKUKU
KİRAYI ÖDEMEYEN KİRACININ TAHLİYESİ
Mülkünü kiraya veren kişilerin en büyük sorunlarından birisi kiracının kira bedelini zamanında ödememesi veya hiç ödememesidir. Bu makalemizde, kirasını ödemeyen kiracının tahliyesi için başvurulabilecek yöntemleri ifade edeceğiz.
1-İcra Takibi Yoluyla Tahliye:
Ülkemizde açılan davaların uzun süre aldığı da bilinen bir gerçektir. Bu nedenle kirayı zamanında veya hiç ödemeyen kiracılara karşı en kısa ve en etkili yol icra takibi yolu ile kiranın tahsili ve kiracının kiralanan yerden çıkarılmasıdır.
Bunun için kiralayanın, ödenmeyen kira bedeli ile ilgili olarak kiracı hakkında icra takibi yapması gerekir. Kiracı, kira borcu bulunmadığına dair 7 gün içinde itiraz ederse öncelikle bu itirazın kaldırılması yoluna gidilir. İtirazın kaldırılması davasında kiracı, Kirayı Ödediğini belgeleriyle kanıtlamak zorundadır. İspat külfeti kiracıdadır. Kiracı, bir belge ile kirayı ödediğini kanıtlayamadığında itirazı kaldırılacaktır.
Kiracı 7 gün içinde icra takibine itiraz etmez ise icra tebligatının kendisine tebliğinden itibaren 30 gün içinde icra takibine konulan kirayı ödemek zorundadır. Kiracı 30 günlük sürede borcu ödememesi durumunda da kiracının işyerinden veya konuttan çıkarılması için İcra Mahkemesinde dava açılır. (Dilekçe)
2-İki Haklı İhtar Yapılarak Tahliye:
Kiracıya, bir kira dönemi içinde farklı aylarda da olsa iki kez haklı ihtar çekilmişse kira süresinin bitiminden itibaren bir aylık süre içinde Sulh Hukuk Mahkemesinde tahliye davası açılmalıdır. Bir aylık süre geçirilmiş olursa yeni kira dönemi yürürlüğe girmiş olacağından bir sonraki kira döneminin sonunu beklemek gerekecektir.
3-Diğer Tahliye Nedenleri:
• Konut ve İş Yeri İhtiyacı Nedeniyle Tahliye: Kiracının kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut ya da iş yeri gereksinimi sebebiyle fesih bildirimi yapılarak kira süresi sonunda bir ay içinde tahliye davası açılması;
• Kiralananın Yeniden İnşası veya İmarı Amacıyla Tahliye: Kiracı, kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız olması durumunda fesih bildirimi yapılarak kira süresi sonunda bir ay içinde tahliye davası açılması;
• Yeni Malikin gereksinimi nedeniyle tahliye: Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut ya da iş yeri gereksinimi varsa edinme tarihinden itibaren bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı dava ile sonlandırabilir.
• Tahliye Taahhüdü nedeniyle tahliye: Kiracı, kiraya verene karşı kiralananı belli bir tarihte boşaltması yazılı olarak üstlendiği halde boşaltmamışsa kiraya veren kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak altı ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.
Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in AİLE HUKUKU, GAYRİMENKUL HUKUKU, İCRA HUKUKU
BOŞANMA SÜRECİNDE MALLARIN PAYLAŞIMI: MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI
BOŞANMA SÜRECİNDE MALLARIN PAYLAŞIMI: MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI
Eşler, evlilik birliği içerisinde maddi ve manevi olarak birlikte hareket etmektedirler. Evliliğin ölümle sona erme hali olduğu gibi boşanma ile sona erme hali de mevcut olup boşanmanın sonuçlarından biri de evlilik birliği içerisindeki malların paylaşımdır.
I-Mal Paylaşımı Davası Ne Zaman Açılabilir?
Malların paylaşımı için açılması gereken dava, boşanma davası ve mal rejiminin tasfiyesi / mal paylaşımı davasıdır. Bu dava, boşanma davası ile beraber açılabileceği gibi boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden on yıl içerisinde de açılabilmektedir. Ancak, boşanma davası ile beraber açılan mal rejiminin tasfiyesi davasında, boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerekmektedir. Boşanma davası sonuçlanmadan mal rejimi davası bir karara bağlanamayacaktır.
II-Mal Paylaşımı Davasının Etkisi
Mahkemece boşanma sebebi ile mal rejiminin sona erdirilmesine karar verilmesi halinde, mal rejimi, boşanma kararın kesinleşmesinde değil; dava tarihinden itibaren sona ermiş sayılır ve mal rejiminin tasfiyesi bu tarihteki edinilmiş malların durumuna göre yapılır.
III-Mal Paylaşımında Mal Rejimi Ayrımı
Evliliğin sona erme halinde eşlerin sahip olduğu malların nasıl tasarruf edileceğini/ paylaşılacağını düzenleyen sözleşmelere mal rejimi denilmektedir. Taraflar mal rejimlerini veya kendi hazırladıkları mal rejim sözleşmesini evlilik birliğine girerken seçmektedirler. Medeni Kanunumuzda dört adet mal rejimi bulunmakta olup mal rejimleri hakkında ayrıntılı bilgi için diğer makalemizi inceleyebilirsiniz. Mal rejimleri:
1. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
2. Mal Ayrılığı Rejimi
3. Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi
4. Mal Ortaklığı Rejimi
o a-Sınırlı Mal Ortalığı
o b-Edinilmiş Mallarda Ortaklık
5. Eşlerin Kendi Aralarında Yapacağı Mal Rejimi Sözleşmesi
IV- Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminde, evlilik içerisindeki mallar, edinilmiş mallar ve kişisel mallar olarak ikiye ayrılmaktadır. Bunlar:
Edinilmiş Mallar:
• Eşlerin çalışma sonucu aldıkları maaş, ücret vb.
• Sosyal güvenlik kurumlarından alınan paralar, emekli maaşı ve ikramiyesi, yaşlılık aylığı vb.
• Çalışma gücü kaybı sebebi ile doğan tazminatlar,
• Kişisel malların gelirleri (kira faiz gibi)
• Edinilmiş mal kapsamındaki malların satışından elde edilen değerler (örneğin edinilmiş mal kapsamındaki arabanın satılması ile elde edilen para)
Kişisel Mallar:
• Evlilikten önce sahip olunan mallar,
• Manevi tazminat alacakları,
• Eşlerin yalnız kişisel kullanımına sahip oldukları iş malzemeleri, kıyafet, kişisel takı gibi mallar,
• Miras paylaşımı veya bağış sonucunda elde edilen mallar,
• Karşılıksız kazandırmalar yoluyla eşe geçen mallar,
• Diğer kişisel malların yerine geçen değerler.
Evlilik birliği süresince, eşler kendi malvarlıkları üzerinde diledikleri gibi işlem yapabilir; ancak mal rejimi sona erdiğinde her bir eş, diğer eşin edinilmiş malı üzerinde katılma alacağı hakkında sahip olur. Öte yandan eşler arasında kime ait olduğu belirlenemeyen bir mal olduğunda, o mal karine[1] gereği eşlerin paylı mülkiyetinde kabul edilir.
V-Eklenecek Değerler:
TMK 229. Maddesine göre eklenecek değerler;
• Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
• Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler,
• Kişisel mallar ile edinilmiş mallar arasında denkleştirme. Talep halinde, mal rejiminin tasfiyesinde katılım payı alacağı hesaplanırken bu değerler de edinilmiş mala eklenecek ve hesaba katılacaktır.
VI-Değer Artış Payı:
Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.
VII-Edinilmiş Mallarda Artık Değer:
Edinilmiş malların hesaplanan toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar mahsup edildikten sonra kalan miktar, artık değer olarak tanımlanmıştır. TMK Md.236’ya göre: “Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar.” denilerek edinilmiş malın toplam değerinden, borç miktarı çıkarıldıktan sonra geriye kalan artık değerin yarısını talep edebilecektir.
VIII-Aldatma ve/veya Şiddet Nedeniyle Boşanma Durumunda Mal Paylaşımı:
Kanun kapsamında belirtildiği üzere; zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Mal rejiminin tasfiyesi, aldatma ve şiddet nedeni ile boşanma davasının neticesinde vücut buluyorsa; hakim zina veya diğer eşin hayatına kast eden tarafın katılma alacağı hakkını azaltabilir veya tamamen kaldırabilir. Bu durumda aldatan/şiddet uygulayan (kusurlu) eş, katılma payı alacağından mahrum kalır.
IX-Yetkili Mahkeme;
Mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetkili mahkeme, boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan yer aile mahkemeleridir.
Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in AİLE HUKUKU
EVLİLİK BİRLİĞİNDE MAL REJİMLERİ
EVLİLİK BİRLİĞİNDE MAL REJİMLERİ
Bu süreçler eşlerin her konuda uzlaşmaya varıp varmaması ile ilişkili olup uygulamada çekişmeli ve anlaşmalı boşanma olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
I-Çekişmeli Boşanma
Çekişmeli boşanma, eşlerden birinin boşanmak istediği ancak diğer tarafın boşanmak istemediği veya eşlerin boşanmaya ilişkin şartlar konusunda uzlaşamadığı ve hâkim tarafından boşanma davasının sonuçları hakkında karar vermesini talep ettiği dava türüdür. Bu sonuçlar ise müşterek çocuk veya çocukların velayetinin kimde olacağı, iştirak ve yoksulluk nafakasının verilip verilmeyeceği, verilecekse miktarının ne kadar olacağı, maddi-manevi tazminat verilip verilmeyeceği, verilecekse miktarları, müşterek çocukla olan şahsi münasebetin ne şekilde kurulacağı gibi hususlardır.
+Çocukların Velayeti
Müşterek çocuk veya çocukların velayetinin kimde olacağı sorunu genellikle, hangi tarafın çocuk için daha rahat bir hayat sağlayabileceğine bağlı olup, tabi ki istisnaları mevcuttur. Uygulamada çocukların çok küçük olması halinde genellikle anneye ihtiyaç duyacağı düşünülerek velayet anneye verilmektedir ve yine uygulamada genellikle kardeşlerin velayeti ortak olarak verilmekte, birbirlerinden ayrılmamaktadırlar. Velayeti alamayan tarafın ise çocuk veya çocuklarla ne şekilde şahsi münasebet kuracağı mahkeme tarafından belirlenmektedir.
+Nafaka
Boşanmak isteyen eşin talep etmesi halinde, boşanma dava süresince tedbir nafakasına hükmedilebileceği gibi boşanma sonrasında çalışmayan ve kendisine bakabilecek geliri bulunmayan eş için yoksulluk nafakasına da hükmedilebilir. Yoksulluk nafakasının miktarı mahkeme tarafından belirlenmekle, nafaka alan tarafın evlenmesi veya gelir elde etmesi ile genellikle sona ermektedir. Yine talep halinde müşterek çocuk/lar için ise dava süresince tedbir nafakası hükmedilebileceği gibi ayrıca boşanma sonrasında velayeti kendisinde olmayan tarafın çocuk veya çocukların ihtiyaçlarına ilişkin masraflara katılması için iştirak nafakasına hükmedilebilir. İşbu nafaka miktarı da mahkeme tarafından belirlenmekle, çocukların reşit olması ile genellikle sona ermektedir.
+Maddi – Manevi Tazminat
Eşlerin genellikle merak ettiği bir diğer husus ise maddi-manevi tazminat miktarları olmaktadır. Çekişmeli boşanma türünde bunların ödenip ödenmeyeceğine veya miktarına da yine mahkeme karar vermektedir. Maddi tazminat, eşlerin boşanma sonrası uğrayacağı maddi kayıplar için verilmekte, manevi tazminat ise boşanmada kusurlu tarafın diğer tarafa ödemesi gereken bir miktar olmaktadır.
II-Anlaşmalı Boşanma
Bir diğer boşanma türü ise anlaşmalı boşanma olup, eşler boşanmaya ilişkin tüm hususlarda anlaşmaktadırlar. Çocukların velayetinin kime verileceği, ne şekilde şahsi münasebet kurulacağı, nafaka ödenip ödenmeyeceği ve miktarı, maddi ve manevi tazminat ödenip ödenmeyeceği ve miktarları, evlenme sonrasında edinilen menkul ve gayrimenkul malların paylaşımının nasıl yapılacağı gibi hususların ortaklaşa karar kılındığı ve bir avukat aracılığı ile hazırlanması sağlıklı olacak protokol ile imza altına alındığı boşanma türüdür. Taraflar veya vekilleri, hazırlanmış protokol ile yetkili aile mahkemelerine başvurarak anlaşmalı boşanma davası açabilirler.
+Bir Yıllık Evlilik Şartı
Tarafların evliliklerinde ilk bir yılı doldurmamış olmaları halinde genellikle anlaşmalı boşanmalarına izin verilmemektedir. Ancak bunun bir istisnası olup, o da kadına şiddet uygulanması halidir. Bunun dışında kalan hallerde ise anlaşmalı boşanma yapılıp yapılamayacağı hususu genellikle mahkemenin takdirinde olmaktadır.
III- Yetkili Mahkeme
Boşanma davalarında yetkili mahkemenin eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
IV- Süreleri
Anlaşmalı boşanma çeşidinde genellikle tek celse olmakta ve boşanma hemen gerçekleşmektedir. Çekişmeli boşanma türünde ise dava, ortalama 1,5 ila 2 yıl sürmektedir. Bu nedenle zaman ve masraf açısından anlaşmalı boşanma taraflar için daha uygun olmaktadır.
Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in AİLE HUKUKU
ÇEKİŞMELİ VE ANLAŞMALI BOŞANMA DAVALARI
ÇEKİŞMELİ VE ANLAŞMALI BOŞANMA DAVALARI
Bu süreçler eşlerin her konuda uzlaşmaya varıp varmaması ile ilişkili olup uygulamada çekişmeli ve anlaşmalı boşanma olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
I-Çekişmeli Boşanma
Çekişmeli boşanma, eşlerden birinin boşanmak istediği ancak diğer tarafın boşanmak istemediği veya eşlerin boşanmaya ilişkin şartlar konusunda uzlaşamadığı ve hâkim tarafından boşanma davasının sonuçları hakkında karar vermesini talep ettiği dava türüdür. Bu sonuçlar ise müşterek çocuk veya çocukların velayetinin kimde olacağı, iştirak ve yoksulluk nafakasının verilip verilmeyeceği, verilecekse miktarının ne kadar olacağı, maddi-manevi tazminat verilip verilmeyeceği, verilecekse miktarları, müşterek çocukla olan şahsi münasebetin ne şekilde kurulacağı gibi hususlardır.
+Çocukların Velayeti
Müşterek çocuk veya çocukların velayetinin kimde olacağı sorunu genellikle, hangi tarafın çocuk için daha rahat bir hayat sağlayabileceğine bağlı olup, tabi ki istisnaları mevcuttur. Uygulamada çocukların çok küçük olması halinde genellikle anneye ihtiyaç duyacağı düşünülerek velayet anneye verilmektedir ve yine uygulamada genellikle kardeşlerin velayeti ortak olarak verilmekte, birbirlerinden ayrılmamaktadırlar. Velayeti alamayan tarafın ise çocuk veya çocuklarla ne şekilde şahsi münasebet kuracağı mahkeme tarafından belirlenmektedir.
+Nafaka
Boşanmak isteyen eşin talep etmesi halinde, boşanma dava süresince tedbir nafakasına hükmedilebileceği gibi boşanma sonrasında çalışmayan ve kendisine bakabilecek geliri bulunmayan eş için yoksulluk nafakasına da hükmedilebilir. Yoksulluk nafakasının miktarı mahkeme tarafından belirlenmekle, nafaka alan tarafın evlenmesi veya gelir elde etmesi ile genellikle sona ermektedir. Yine talep halinde müşterek çocuk/lar için ise dava süresince tedbir nafakası hükmedilebileceği gibi ayrıca boşanma sonrasında velayeti kendisinde olmayan tarafın çocuk veya çocukların ihtiyaçlarına ilişkin masraflara katılması için iştirak nafakasına hükmedilebilir. İşbu nafaka miktarı da mahkeme tarafından belirlenmekle, çocukların reşit olması ile genellikle sona ermektedir.
+Maddi – Manevi Tazminat
Eşlerin genellikle merak ettiği bir diğer husus ise maddi-manevi tazminat miktarları olmaktadır. Çekişmeli boşanma türünde bunların ödenip ödenmeyeceğine veya miktarına da yine mahkeme karar vermektedir. Maddi tazminat, eşlerin boşanma sonrası uğrayacağı maddi kayıplar için verilmekte, manevi tazminat ise boşanmada kusurlu tarafın diğer tarafa ödemesi gereken bir miktar olmaktadır.
II-Anlaşmalı Boşanma
Bir diğer boşanma türü ise anlaşmalı boşanma olup, eşler boşanmaya ilişkin tüm hususlarda anlaşmaktadırlar. Çocukların velayetinin kime verileceği, ne şekilde şahsi münasebet kurulacağı, nafaka ödenip ödenmeyeceği ve miktarı, maddi ve manevi tazminat ödenip ödenmeyeceği ve miktarları, evlenme sonrasında edinilen menkul ve gayrimenkul malların paylaşımının nasıl yapılacağı gibi hususların ortaklaşa karar kılındığı ve bir avukat aracılığı ile hazırlanması sağlıklı olacak protokol ile imza altına alındığı boşanma türüdür. Taraflar veya vekilleri, hazırlanmış protokol ile yetkili aile mahkemelerine başvurarak anlaşmalı boşanma davası açabilirler.
+Bir Yıllık Evlilik Şartı
Tarafların evliliklerinde ilk bir yılı doldurmamış olmaları halinde genellikle anlaşmalı boşanmalarına izin verilmemektedir. Ancak bunun bir istisnası olup, o da kadına şiddet uygulanması halidir. Bunun dışında kalan hallerde ise anlaşmalı boşanma yapılıp yapılamayacağı hususu genellikle mahkemenin takdirinde olmaktadır.
III- Yetkili Mahkeme
Boşanma davalarında yetkili mahkemenin eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
IV- Süreleri
Anlaşmalı boşanma çeşidinde genellikle tek celse olmakta ve boşanma hemen gerçekleşmektedir. Çekişmeli boşanma türünde ise dava, ortalama 1,5 ila 2 yıl sürmektedir. Bu nedenle zaman ve masraf açısından anlaşmalı boşanma taraflar için daha uygun olmaktadır.
Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in AİLE HUKUKU