BIÇAK PARASI, AMELİYAT PARASI RÜŞVET, İRTİKAP, GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA
Söz konusu makale, doktorlar aleyhine başlatılan ceza yargılamasında; bıçak parası, ameliyat parası adı altında alınan paranın rüşvet (TCK Md. 252), irtikap (TCK Md. 250) veya güveni kötüye kullanma suçunu (TCK Md. 257) oluşturup oluşturmadığını değerlendirilecektir.
Bıçak Parası Suç mudur?
Bıçak parası veya ameliyat parası adı altında gayri resmi olarak para almak TCK kapsamında suç teşkil etmektedir. Ancak söz konusu suçun rüşvet mi, icbar suretiyle irtikap mı yoksa görevi kötüye kullanma mı olacağı konusu tartışmalara sebebiyet vermektedir.
Doktorların Yargılanabilmesi İçin Lüzum-u Muhakeme Kararı Gereklidir.
2547 S.K. Md. 53 kapsamında Lüzum-u Muhakeme Kararı; kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kuruluş ve kurumların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlarının görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında ceza yargılaması yapılabilmesi ve cezaya hükmedilebilmesi için amirleri tarafından verilmesi gereken yargılama izni kararıdır.
Lüzum-u muhakeme kararı verilebilmesi için hakkında işlem yapılmak istenen doktor aleyhine Cezai Soruşturma Kurulu kurulur. Kurul tahkikatın sonunda lüzum-u muhakeme kararı verebileceği gibi men-i muhakeme kararı da verebilir.
Lüzum-u Muhakeme Kararı Olmadan Savcılık Kovuşturma Yapabilir mi?
İstisnai olmakla beraber evet. Lüzum-u muhakeme kararı olmaksızın kovuşturmanın doğrudan cumhuriyet savcılıkları tarafından yapılabilmesi için:
- Anayasal Suçlar Hali,
- Ağır Cezayı Gerektiren Suçüstü Hallerinden birisi bulunmalıdır.
Yukarıda belirtilen iki durum haricinde cumhuriyet savcılıkları doğrudan soruşturma yapamaz; lüzum-u muhakeme kararına ihtiyaç duyarlar.
Ağır Cezayı Gerektiren “Suçüstü” Halinde Özgür İrade Şartı
Önemle vurgulamak gerekir ki Kanun yalnızca ağır ceza yargılamasını gerektiren bir suçun varlığını kabul etmemektedir. Ağır cezayı gerektiren suç ile beraber suçun suçüstü halini birlikte vurgulamıştır.
Söz konusu şartlarda suçüstü halini iyi değerlendirmek gerekmektedir. Yargıtay 5.Ceza Dairesinin 08.01.2013 gün ve E:2012/9703,K:2013/38 sayılı kararında “Gerçekte para vermek istemeyen müştekinin konuyu emniyete bildirdiği, seri numaraları alınan 5.500,00 TL’nin kollukça sanığın üzerinden ele geçirildiği ,suçüstü tutanağı, tanık anlatımları …ile anlaşılmakla müştekinin esasında teklifi kabul etmemekle beraber suçüstü yapılması için kabul etmiş görüntüsü verip sanığı yakalattığı taraflar arasında özgür iradeleri ile yapılmış bir rüşvet anlaşmasının gerçekleşmediği” denilerek suçüstü halinin özgür irade ile yapılmasını; tasarlanmaması gerektiğini vurgulamaktadır.
Bıçak Parası Suçu Rüşvet midir? İrtikap mıdır? Görevi Kötüye Kullanma mıdır?
Uygulamada bıçak parası veya ameliyat parası için üç cezaya hükmedilebilmektedir. Bunlar, rüşvet, irtikap ve görevi kötüye kullanmadır. Şimdi teker teker bu ceza türlerinin bıçak parası suçuna uygulanabilir olup olmadıklarını inceleyeceğiz.
1-Rüşvet
Her ne kadar kamu görevlisi sayılan doktorların bıçak parası alması 765 S. Eski TCK kapsamında rüşvet olarak kabul edilmiş ise de 5237 S. Yeni TCK ile rüşvet suçunun kapsamından çıkartılmıştır. Nitekim Yargıtay 5. C.D. 07/11/2006 T. 2006/8318 E: – 8649 K. Sayılı ilamında bıçak parasının rüşvet olmayacağını ayrıntılı bir biçimde aktarmıştır. Günümüzde bıçak parası suçu, rüşvet olarak kabul görmediği yerleşmiş vaziyettedir.
2-İrtikap / İcbar Suretiyle İrtikap / İkna Suretiyle İrtikap ve Görevi Kötüye Kullanma
İrtikap tanımı Kanunda: “Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” olarak geçmektedir. Bıçak parası suçu, uygulamada icbar suretiyle irtikap olarak karşımıza çıkmaktadır.
Görevi kötüye kullanma suçu Kanunda: “Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” olarak geçmektedir.
Yargıtay kararları ışığında bıçak parası halinin icbar suretiyle irtikap suçu veya görevi kötüye kullanma suçu sayılabilmesi için aşağıda belirtilen durumların incelenmesi gerekmektedir. Bunlar:
- Mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareket,
- Manevi cebirin belli bir şiddete ulaşmış olması, ciddi olması,
- Mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerektiği[1]
- Tedavisi yapılan kişilerin hayati tehlikesinin bulunduğuna dair beyan ve delilin bulunması,
- Mağdurun başka bir doktor ya da sağlık kuruluşuna başvurma olanağının bulunması[2]
- Bıçak parasının ameliyattan önce veya sonra alınıp alınmadığı,
- Mağdurun hastaneye nasıl giriş yaptığı. Acilden mi, muayene yolu ile mi?
Söz konusu şartların cevapları her olayda değişiklik göstermektedir. Ancak irtikap suçu ile görevi kötüye kullanma suçunun farkı mağdurun zorda bırakılıp bırakılmadığı şartlarında düğümlenmektedir.
Uygulamada bıçak parası suçu, en çok irtikap ve güveni kötüye kullanma suçu olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu suçlar arasında çok ciddi yaptırım farklılığı bulunmaktadır. Görevi kötüye kullanma suçu altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmederken irtikap suçundan hapis cezasının üst haddi on yıldır. Bu sebeple suçun vasfı her olayda farklılık göstermekte olduğu için çok iyi incelenmesi gerekmektedir.
Görevi Kötüye Kullanma veya İrtikap Suçundan Ceza Alan Doktor Mesleğine Devam Edebilir Mi?
657 S. Devlet Memurları Kanunun 48. Maddesi hangi hallerde memuriyetin sonlanacağını belirtmektedir. İrtikap suçundan ceza alan doktor, cezanın kesinleşmesi halinde Kanun hükmü karşısında memurluğu sona erecektir. Ancak ceza davası neticesinde yargılanan doktorun görevi kötüye kullanma kapsamında ceza alması memuriyete mâni değildir. Kanunun Md.48/A-5 kapsamında görevi kötüye kullanma suçu memuriyete engel teşkil etmemektedir.
Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Kılıç Hukuk Bürosu
[1] Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.2010 gün ve E:2009-5-167,2010/70 Sayılı Kararı.
[2] Yargıtay 5.Ceza Dairesinin 10.11.2014 gün ve E:2013/9419, K:2014/10624 Sayılı Kararı