CONTENTIOUS AND NEGOTIATED DIVORCE CASES
There are divorce processes that couples should choose upon divorce. These processes are related to whether the spouses reach consensus on each issue and in practice they are divided into contested divorce and contested divorce.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in CIVIL LAW
ÇEKİŞMELİ VE ANLAŞMALI BOŞANMA DAVALARI
ÇEKİŞMELİ VE ANLAŞMALI BOŞANMA DAVALARI
Bu süreçler eşlerin her konuda uzlaşmaya varıp varmaması ile ilişkili olup uygulamada çekişmeli ve anlaşmalı boşanma olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
I-Çekişmeli Boşanma
Çekişmeli boşanma, eşlerden birinin boşanmak istediği ancak diğer tarafın boşanmak istemediği veya eşlerin boşanmaya ilişkin şartlar konusunda uzlaşamadığı ve hâkim tarafından boşanma davasının sonuçları hakkında karar vermesini talep ettiği dava türüdür. Bu sonuçlar ise müşterek çocuk veya çocukların velayetinin kimde olacağı, iştirak ve yoksulluk nafakasının verilip verilmeyeceği, verilecekse miktarının ne kadar olacağı, maddi-manevi tazminat verilip verilmeyeceği, verilecekse miktarları, müşterek çocukla olan şahsi münasebetin ne şekilde kurulacağı gibi hususlardır.
+Çocukların Velayeti
Müşterek çocuk veya çocukların velayetinin kimde olacağı sorunu genellikle, hangi tarafın çocuk için daha rahat bir hayat sağlayabileceğine bağlı olup, tabi ki istisnaları mevcuttur. Uygulamada çocukların çok küçük olması halinde genellikle anneye ihtiyaç duyacağı düşünülerek velayet anneye verilmektedir ve yine uygulamada genellikle kardeşlerin velayeti ortak olarak verilmekte, birbirlerinden ayrılmamaktadırlar. Velayeti alamayan tarafın ise çocuk veya çocuklarla ne şekilde şahsi münasebet kuracağı mahkeme tarafından belirlenmektedir.
+Nafaka
Boşanmak isteyen eşin talep etmesi halinde, boşanma dava süresince tedbir nafakasına hükmedilebileceği gibi boşanma sonrasında çalışmayan ve kendisine bakabilecek geliri bulunmayan eş için yoksulluk nafakasına da hükmedilebilir. Yoksulluk nafakasının miktarı mahkeme tarafından belirlenmekle, nafaka alan tarafın evlenmesi veya gelir elde etmesi ile genellikle sona ermektedir. Yine talep halinde müşterek çocuk/lar için ise dava süresince tedbir nafakası hükmedilebileceği gibi ayrıca boşanma sonrasında velayeti kendisinde olmayan tarafın çocuk veya çocukların ihtiyaçlarına ilişkin masraflara katılması için iştirak nafakasına hükmedilebilir. İşbu nafaka miktarı da mahkeme tarafından belirlenmekle, çocukların reşit olması ile genellikle sona ermektedir.
+Maddi – Manevi Tazminat
Eşlerin genellikle merak ettiği bir diğer husus ise maddi-manevi tazminat miktarları olmaktadır. Çekişmeli boşanma türünde bunların ödenip ödenmeyeceğine veya miktarına da yine mahkeme karar vermektedir. Maddi tazminat, eşlerin boşanma sonrası uğrayacağı maddi kayıplar için verilmekte, manevi tazminat ise boşanmada kusurlu tarafın diğer tarafa ödemesi gereken bir miktar olmaktadır.
II-Anlaşmalı Boşanma
Bir diğer boşanma türü ise anlaşmalı boşanma olup, eşler boşanmaya ilişkin tüm hususlarda anlaşmaktadırlar. Çocukların velayetinin kime verileceği, ne şekilde şahsi münasebet kurulacağı, nafaka ödenip ödenmeyeceği ve miktarı, maddi ve manevi tazminat ödenip ödenmeyeceği ve miktarları, evlenme sonrasında edinilen menkul ve gayrimenkul malların paylaşımının nasıl yapılacağı gibi hususların ortaklaşa karar kılındığı ve bir avukat aracılığı ile hazırlanması sağlıklı olacak protokol ile imza altına alındığı boşanma türüdür. Taraflar veya vekilleri, hazırlanmış protokol ile yetkili aile mahkemelerine başvurarak anlaşmalı boşanma davası açabilirler.
+Bir Yıllık Evlilik Şartı
Tarafların evliliklerinde ilk bir yılı doldurmamış olmaları halinde genellikle anlaşmalı boşanmalarına izin verilmemektedir. Ancak bunun bir istisnası olup, o da kadına şiddet uygulanması halidir. Bunun dışında kalan hallerde ise anlaşmalı boşanma yapılıp yapılamayacağı hususu genellikle mahkemenin takdirinde olmaktadır.
III- Yetkili Mahkeme
Boşanma davalarında yetkili mahkemenin eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
IV- Süreleri
Anlaşmalı boşanma çeşidinde genellikle tek celse olmakta ve boşanma hemen gerçekleşmektedir. Çekişmeli boşanma türünde ise dava, ortalama 1,5 ila 2 yıl sürmektedir. Bu nedenle zaman ve masraf açısından anlaşmalı boşanma taraflar için daha uygun olmaktadır.
Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in AİLE HUKUKU
LOIS SUR LE RÉEMPLOIEMENT ET RÉSULTATS
Le contrat de travail est résilié pour invalidité et le travailleur a le droit de former un recours en restitution dans le cadre de la sécurité d’emploi. Toutefois, en raison de la loi, le délai de dépôt du dossier est limité et il doit être ouvert dans un délai d’un mois à compter du jour de la résiliation non valide.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in İŞ HUKUKU
MAIN EMPLOYER SUB EMPLOYER RELATIONSHIP
Although it is stated that the contractor firm will be responsible from the labor receivables to be generated in these service purchase contracts, it is observed that the work is not handed over to the contracting companies by the administration as turnkey.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in Corporate Law
ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ
ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ
Asıl işveren (üst işveren) alt işveren ilişkisi 4857 sayılı yasanın 2/6. Maddesinde asıl işveren alt işveren kavramı şöyle tanımlanmıştır; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” olarak tanımlanmıştır.
Çalışma Bakanlığının çıkardığı “Alt İşverenlik Yönetmeliği” bu konuyu çok detaylı şekilde açıklamıştır. “Asıl işveren: İşyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işleri veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işleri diğer işverene veren, asıl işte kendisi de işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları ifade eder. (Yönetmelik 3/ç)Alt işveren: Bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları ifade eder. (Yönetmelik 3/a). İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işler (İş Kanunu m 2/6); İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan iştir (Yönetmelik m3). Yardımcı işlerin neler olabileceği konusuna, madde gerekçesinden ve Yargıtay kararlarından şu örnekler verilebilir. Temizlik hizmetleri, güvenlik hizmetleri, torbalama paketleme hizmetleri, tahmil tahliye ve nakliye hizmetleri vs.” Söz konusu Yasa hükmü, alt işverene verilecek işler açısından “yardımcı iş” ve “asıl iş” ayırımını esas almış, yardımcı iş niteliğindeki işlerin alt işverene verilebileceğini belirtmiştir.
Uygulamada idareler temizlik, güvenlik gibi işlerini ihale ile alt işveren şirketlere devretmekte ve hizmet alım sözleşmesi imzalamaktadır. Her ne kadar imzalanan bu hizmet alım sözleşmelerinde doğacak işçilik alacaklarından yüklenici firmanın sorumlu olacağı ifade edilse de, uygulamada idare tarafından işin anahtar teslim olarak yüklenici şirketlere devredilmediği görülmektedir. Anahtar teslim olarak devredilmeyen işlerde çalışan işçilerin alacakları açısından da idare ve alt işveren şirketlerin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilmektedir.
İşin anahtar teslim olarak şirketlere devredilip devredilmediğinin tespitinde ise genel olarak dikkat edilen husus, geniş anlamda işçilerin çalışma düzenlerinin kim tarafından belirlendiği ve idarenin bu çalışma düzenine müdahale edip etmediği olmaktadır. Eğer işçilerin çalışma düzenlerine idareler tarafından müdahale edilebiliyorsa işin anahtar teslim olarak yüklenici şirketlere verilmediğinin kabul edilmektedir.
Uzun süredir aynı idare nezdinde, değişen alt işverenler bünyesinde çalışan işçiler açısından ise işyeri devri kuralları uygulanmakta olup, son alt işveren şirketin asıl işveren idare ile birlikte işçilik alacaklarından sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in İŞ HUKUKU
PERCEPTION DE L’IMPÔT ET DEMANDÉ
Indemnisation des chèques selon la loi sur le commerce [1]; la personne qui organise un chèque qui est partiellement ou totalement absent devant le répondant est un autre concept qui est obligé de payer 10% du prix impayé.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in İŞ HUKUKU
WHICH SUBCONTRACTED WORKER WILL ON THE PERMANENT STAFF OF ISSUE
In article 127 of Decree Law No. 696, it is stated in detail which administrative institutions and organizations cover the subcontracting arrangement. However, there are some other points to be considered together with this article.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in Corporate Law
HANGİ TAŞERON İŞÇİLERİN KADROYA GEÇİRİLECEĞİ SORUNU
HANGİ TAŞERON İŞÇİLERİN KADROYA GEÇİRİLECEĞİ SORUNU
Daha önceki bir makalemizde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kadroya geçirilmeyen taşeron işçilerin dava hakkından söz etmiştik. Burada ise kararname ve Kamu Kurum Ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 Ve Geçici 24 Üncü Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul Ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik gereği hangi taşeron çalışanlarının kadroya geçirileceği sorunu açıklanacaktır.
696 sayılı KHK’nın 127. maddesinde, taşeron düzenlemesinin hangi idari kurum ve kuruluşları kapsadığı ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Ancak bu madde ile birlikte dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar daha bulunmaktadır. Şöyle ki; Bahsi geçen KHK’ya dayanarak merkezi idarelerde çalışan taşeron işçilerin kadroya geçebilmeleri için 127. maddeye göre şu şartlar aranacak:
1) İşçinin çalıştırıldığı ihalenin personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ihalesi olması,
Merkezi idareler için şu koşulların olduğu hizmet alımları “personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı” sayılacak:
-İhale konusu işte çalıştırılacak personel sayısının ihale dokümanında belirlendiği,
-Bu personelin çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı,
-Yaklaşık maliyetinin en az %70’lik kısmının asgari işçilik maliyeti ile varsa ayni yemek ve yol giderleri dâhil işçilik giderinden oluştuğu,
-Yıl boyunca devam eden ve niteliği gereği süreklilik arz eden işlere ilişkin hizmet alımları olması gerekmektedir.
Hizmet alımı sözleşmesi kapsamında farklı hizmet türleri varsa, her bir hizmet türü ayrı ayrı değerlendirilecek ve sadece “personel çalıştırılmasına dayalı hizmetlerde” çalışan işçiler kapsam alınacak, diğer hizmetlerde çalışan işçiler kapsam dışı olacak.
2) İşçinin Devlet Memurları Kanunu’ndaki bazı şartları taşıması,
-Türk vatandaşı olmak,
-Kamu haklarından mahrum bulunmamak,
-Bazı suçlardan mahkûm olmamış olmak,
-Askerlikle ilgisi bulunmamak,
-Görevi yapmasına engel akıl hastalığı bulunmamak,
-Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak.
3) İşçinin emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanmamış olması,
4) İşçinin 4 Aralık 2017 tarihi itibariyle taşeronda çalışıyor ya da bu tarih itibariyle analık veya hastalık izninde ya da askerde olması,
5) Bu kapsamda çalıştırılmalarına ilişkin olarak açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunmak,
6) En son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı bu madde ile tanınan haklar karşılığında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini yazılı olarak beyan etmek gerekmektedir.
İşçiler, taşeronda çalıştıkları döneme ilişkin ödenmeyen hak ve ücretlerini taşeron şirketlerden talep edebilecek. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, hak ve alacaklara ilişkin feragatin işçilerin kıdem tazminatı ve yıllık izne esas kıdem sürelerini kapsamayacağını, işçilerin mevcut kıdem süreleri ile kadroya geçirileceklerini, kıdem tazminatı ve yıllık izin hesabında işçilerin taşeronda çalıştıkları sürenin de dâhil edileceğini açıkladı.
7) İşçinin başvuru yapması,
8) İşçinin yapılacak sınav ya da sınavlarda başarılı olması.
İşçilerin Tabi Olacağı TİS;
Taşeron şirketin işkolu ile işçinin kadrosuna geçirildiği idarenin işkolunun aynı olması halinde, işçiler idarenin işyeri üzerinden SGK’ya bildirilecek. Yani kadroya geçirilen işçi, mevcut kadrolu işçi ile aynı işyerinin işçisi olarak tescil edilecek. Böylece bu işçiler, kadrolu işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanma olanağına sahip olacak. Ancak KHK’de getirilen sınırlama gereği, bu işçilerin ücret, mali ve sosyal hakları, “geçişten önce alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesinin bitimine kadar bu toplu iş sözleşmesinin uygulanması suretiyle oluşan ücret ile diğer mali ve sosyal haklardan fazla” olamayacak.
Taşeron şirketin işkolu ile işçinin kadrosuna geçirildiği idarenin işkolunun farklı olması halinde, kadroya geçirilen işçiler, taşeron işyerinin işkolunda yeni tescil edilecek işyerinden SGK’ya bildirilecek. Yani kadroya geçirilen işçiler, mevcut kadrolu işçilerin yer aldığı idarenin mevcut işyeri ve işkolu üzerinden bildirilmeyecek. Bu işçilerin ücreti ile diğer mali ve sosyal hakları, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesinin bitimine kadar, bu toplu iş sözleşmesine göre belirlenecek.
Kadroya Geçirilmeyen İşçiler;
Yukarıda da belirttiğimiz üzere KHK kapsamında olup da kadroya geçirilmeyen işçilerin dava hakkı üzerine daha önce başka bir makale yayınlamıştık. Ancak burada kapsam dışında kalan veya kapsam dahilinde olup da kadroya alınmayan işçilere ne olacağı hususu açıklanacaktır. Şöyle ki; bu hususta KHK’da bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak KHK ile kapsama alınmayan idare ya da ihale türlerinde çalıştırılan işçilerin ihaleleri devam edecek. İşçilerin bu ihalelerde çalıştırılmaya devam etmesinin önünde bir engel yok. Kapsamda olup koşulları taşımadığı için kadroya alınmayan işçilerin çalıştırıldıkları ihaleler, kadroya geçiş tarihi itibariyle sona erecek. Bu işçiler için başka bir düzenleme yer almadığı için, geçiş tarihinde bu işçilerin iş sözleşmelerine son verilmesi kuvvetle muhtemel. Bu durumda ise çalışma sürenize ilişkin işçilik alacaklarınızı talep edebileceğinizi unutmayın.
Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in İŞ HUKUKU
INDEMNITÉ DANS LES ACCIDENTS DE LA CIRCULATION
À la suite des morts et des blessés qui se sont produits après les accidents de la route, les proches et les personnes qui ont besoin de soutien se retrouvent confrontés à des problèmes matériels et spirituels.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in İŞ HUKUKU
REEMPLOYMENT LAWSUIT AND RESULTS
The employment contract is terminated as invalid and the worker has the right to file an action for restitution within the scope of job security. However, due to the law, the period of filing the case is limited and it must be opened within 1 month after the invalid termination has been made.
Kılıç Hukuk Bürosu
- Published in Corporate Law